Nasreddin Hoca Akşehir’de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıktı. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakirdi. Aşçı: – Hocam! Ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından yemeğin buğusu çıkıyordu. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Yiye yiye koca bir somunu bitirdi. Ondan yediği fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire döndü: – Doğru mu bunlar? – Evet doğrudur hocam. – Öyleyse para kesesini çıkar bakalım. Zavallı fakir, kadı efendiye karşı gelemedi içinde üç beş akçe bulunan para kesesini uzattı. Hoca bu sefer aşçıyı çağırdı yanına. Keseyi aşçının kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başladı. Sonra da: – Haydi aldın işte alacağını. Aşçı şaşkınlıkla sordu: – Nasıl olur? Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap verdi: – Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan, akçenin de sesini alır. ☺️🙏🙏💖💖.
İnternetin katmanları var. Hani herkesin bildiği katmanlar dışında sadece bağlantı linkleri bilen onaylı üyelerin kabul edilip girebildiği ve kimsenin bilmediği deep web, dark web, vs vs katman üstünde katmanlar.. Eğer uslu bir çocuk olursan yada yaramaz 😀 ve katılım şartlarına haiz olman durumunda belki sende öğrenirsin Apsny harikalar diyarındaki +18 vip cemaat rooms linklerini.. ( :
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilimizi derinden etkileyen büyük deprem felaketinin yıl dönümünde, kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, ailelerine ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
10 sayfa olmasına rağmen hiç kimsenin hayatı boyunca okumayı bitiremeyeceği bir kitap olduğunu biliyor muydunuz?
1960 yılında Fransız yazar Raymond Queneau, Cent mille milliards de poèmes (Yüz Bin Milyar Şiir) başlıklı muhtemelen dünyanın en uzun kitabını oluşturdu. Bu kitap her biri bir sone içeren on sayfadan oluşmaktadır. Dizeler aynı kafiye şemasını takip ediyor ve şeritler üzerine basılıyor, okuyucuların farklı sonelerden satırları birleştirmesine izin veriyor.
Bu yapı toplam 1014 olası kombinasyon ya da yüz trilyon benzersiz şiir üretiyor. Pratikte, hiç kimse kitabın tamamını okuyamayacak, çünkü mümkün olan tüm kombinasyonları keşfetmek milyonlarca yıl sürecek – yemek, uyumak veya başka bir şey okumak için molaları saymamak. Ve tüm bunlar sadece on sayfadan geliyor!
Oluşturulan her kombinasyon mükemmel kıta, ritim ve kafiyelere sahip tutarlı bir sone ile sonuçlanır. Dahası, rastgele seçilmiş her bir şiirin daha önce hiç okunmamış olması da büyük olasılıkla. Queneau, bir soneyi okumak için 45 saniye, bir sonraki soneyi hazırlamak için ise 15 saniye göz önüne alındığında, tüm olası kombinasyonları okumanın yaklaşık 200 milyon yıl süreceğini belirtti.
Art Nouveau stilinde tasarlanan bu otobüs durağına Fransa, Belçika veya Çek Cumhuriyeti gibi Art Nouveau’nun popüler olduğu ülkelerde rastlayabilirsiniz. Özellikle Paris gibi şehirlerde, Hector Guimard’ın tasarımlarını anımsatan eğri demir işi ve cam vitray dekorasyonları bu tarzın belirgin özellikleridir.
Günün fıkrası: ) -Alo, Gordon Pizza mı? -Hayır efendim Google Pizza! -Yanlış numara galiba, kusura bakmayın. -Hayır efendim numara doğru, Google olarak Gordon Pizza’yı satın aldık. Artık Google Pizza. -Öyle mi? O zaman bir sipariş vermek istiyorum? -Tabii efendim. Her zamankinden mi? -İyi de, ne sipariş vereceğimi nereden biliyorsunuz? -Biliyorum efendim. Son 5 keredir mantarlı, sosisli, sucuklu, kalın hamur istemişsiniz. -Hım. Tamam o zaman, yine öyle olsun! -Öyle olmasın efendim. Size onun yerine kuru domatesli, biberli sebzeli pizza göndersem? -Neden? -Bakıyorum da kolestrolünüz 300’ün üzerinde, üreniz de yüksek. -Bunu nereden biliyorsunuz? -Son check-up’ınız 15 gün önce imiş efendim, ona baktım. -Tamam, anladık. Ama ben yine kendi siparişimi istiyorum. İlaçlarımı alıyorum zaten. -Özür dilerim efendim, ilaçlarınızı da pek almıyorsunuz. 30 tabletlik kolestrol ilacınızı alalı 90 günü geçmiş. -Sonra tekrar aldım, ay hem size ne? -Sonra tekrar almamışsınız efendim, kredi kartı harcamalarınıza baktım. -Yahu nakit aldım. Onun kaydı yoktur. -Nakit de almış olamazsınız 45 gündür bankadan nakit çekmemişsiniz. -A a! Belki başka bir nakit kaynağım var canım, nereden bileceksiniz? -Olamaz efendim. O zaman vergi kaçırıyorsunuz demektir. Gelir vergisi beyanınızda başka bir nakit gelir görünmüyor. -Yok artık. Yuh be! -Sinirlenmeyin. Sadece size yardım etmek istiyorum efendim, asla kötü bir niyet yok. -Biliyor musun? Artık gına geldi. Çekip gidicem dünyanın ücra bir köşesine, ne internet, ne Google, ne teknoloji kafamı dinleyeceğim. Yeter artık. Yeter be! -Biraz zor efendim. -A a! O niye o? -Pasaportunuzun süresi dolmuş efendim…
Bir yelkenli düşünün. Denizin en derin yerinde, bir adam var yelkenlinin içinde. Adam keşfe her daim açık, Ege’ye aşık. Fırtınaya kapılıyor çok kez, “alabora olacak”, “battı batacak” diyorsun “bana mısın” demiyor. Bir türlü kıyıya yanaşmıyor. Denizi öylesine seviyor ki, ondan ayrılamıyor.
“Merhaba” diyor herkese, “Merhaba çocuklar, merhaba dünya, merhaba.” Selin Tekin böyle anlatıyor onu. Gerçekten “merhaba” demeyi çok severdi. Girdiği her insan topluluğuna, ağaçlara, çiceklere, havyanlara, doğaya gördüğü herşeye “merhaba” derdi.
“Merhaba, rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi akşamlar’ mı diyeceğiz, ‘Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur. Bunların yerine söyleriz merhabayı, olur biter. Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır merhabayı sevmemde…”
Yelken denizi çağrıştırıyordu. Ve o denize aşıktı. Ondan Halikarnas Balıkçısı koydu kendi ismine.
1945 yılıydı. Yazar, sanat tarihcisi ve çevirmen Sabahattin Eyüboğlu’na bir mektup geldi. Bodrum’dan gönderilmişti. Gönderen Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’di. Şöyle diyordu mektupta. “Bir kaç arkadaşını topla güneye gelin, güzelliğin ne olduğunu anlayın…”
Toplandılar. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi, Erol Güney, Sabahattin Ali, Samim Kocagöz, Fuat Erol Keskinoğlu ve Necati Cumalı İzmir’de Cevat Şakir ile buluştular…
Yanlarına peynir, su, İstanköy peksimeti, tütün ve çokça rakı alarak ahtapot avcısı Paluko’nun teknesine bindiler. Güneye indiler…
Yolculuğun kuralları vardı. Gazete okunmayacak, radyo dinlenmeyecek, mecbur olmadıkça karaya çıkılmayacaktı. Dünya ile ilişkilerini keseceklerdi. Öyle de oldu. Mavi cennette kayboldular. Sonra bu geziler her yıl tekrarlandı. Bedri Rahmi Eyüboğlu, ilk gezide başlayarak farklı yıllara ait on iki defter hazırladı. Defterlerin adı “Mavi Yolculuk”tu.
O gün bugün Ege ve Akdeniz’de tekne ile çıkılan ve günlerce denizde kalınan gezilerin adına ‘mavi yolculuk’ deniliyor. Bu yolculuklar bugün turizme milyarlar kazandırıyor. Tek farkı var. O günlerde cebi boş aklı dolular çıkardı bu turlara, şimdi cebi dolu aklı boşlar. Mavi yolculukların fikir babası Cevat Şakir’di.
Sadece denize değil. Doğaya da aşıktı. Yine yıllar öncesiydi. Cevat Şakir, Prosper Merime’nin Karmen’ini Türkçe’ye çevirirken İspanyol kızın tütün fabrikasına saçlarına mimoza demetleri takarak girdiğini okuyunca düşündü. “Neden benim Bodrumlu esmer kızlarım da saçlarına mimoza demetleri takmasınlar..!” Gerçekten ne güzel olurdu? Mimozalar Bodrum’u sarıya boyardı. Ama Türkiye’de mimoza yoktu.
Cevat Şakir hemen harekete geçti. Paris’ten tohum getirtti. Her tarafa ekti. Bir süre sonra Bodrum’da her yerde mimozalar yetişti. Yıllar sonra bir gün sokaktan geçen düğün alayında Bodrumlu esmer kızların saçlarına mimozalar taktıklarını görünce haykırdı. “Mimozayı onlar için yetiştirmiştim…”
Bugün Bodrum denilince akla mimoza, mimoza denilince akla Bodrum gelir.
Sadece mimoza değil elbette. Palmiye, Greyfurt, begonvil, narenciye 50’ye yakın çicek, meyve, agaç… Hepsi onun eseriydi. Ve okaliptüs…
Yıl 1938’di. O yıllar Ege’nin kuş uçmaz, kervan geçmez bir köyünde, bir muhtar halkla elele vererek önemli işlere imza atıyordu. Muhtar aydın, çalışkan, çok sevilen, doğayı çok seven, çok bilge bir insandı. Yörede nam salmıştı.
Köylüler muhtara besledikleri güvenle özverili çalışırdı. Köylerine yol, köprü, okul gibi bir çok eser diktiler. Ancak, bölge bataklıktı. Tüm ova sivrisinek yuvasıydı. Bu nedenle sıtma gibi salgın hastalıklar köylüyü canından bezdirmişti. İnsanlar ölüyordu.
Muhtarın o güne kadar 7 kız çocuğu olmuş, 4’ü maalesef ölmüştü. Son çocuğu erkek doğdu. Muhtar erkek çoçuğun şerefine halkına söz verdi. O bataklık kurutulacaktı. Çünkü bataklık kurursa, sıtmanın da kökünü kurutacaklardı. İnsanlar yaşayacaktı.
Dönemin valisi de çalışkan, görev bölgesini ve bölge halkını düşünen, üstelik muhtarı çok seven biriydi. Muhtar ve köylüler valiye çıktılar. Bataklığı ve onun neden olduğu hastalıkları anlattılar. Vali, muhtarı ve köylüleri dinledi. Bilim insanlarına danıştı. Sonunda çare bulundu. Bataklığı besleyen sularını kesmenin tek yolu okaliptüs ağacıydı.
Lakin ülkede bu ağaçtan yoktu. O girdi devreye. Avusturya’dan yüzlerce okaliptüs fidanı getirildi. Köylüler kadın erkek hep birlikte işe koyuldu. Fidanlar 3 kilometre boyunca tüm ovaya cetvelle çizilmiş gibi karşılıklı dikildi. Ve ağaçlar büyüdükçe bataklık kurudu. Sivrisineklerin ve hastalıkların da kökü kazındı. Böylece muhtar, erkek çocuğunun şerefine halkına verdiği sözü tutmuş oldu.
Bugün Marmaris’e ya da Datça’ya karayoluyla gelenler, Sakar’dan Gökova’ya indiklerinde iki tarafı dev okaliptüslerle çevrili uzun ince bir yola hayran kalır. Çok kişi bir mola verip, o seyri doyumsuz yolda fotoğraf çektirir. Nostaljik ve otantik ortam herkesi büyüler. İnsanlar o yeşil tünelden Akçapınar Köyüne gidip çay, kahve, ayran içer. Bir çok dizi, film ve klip o yolda çekilmiştir.
İşte o yolun iki tarafındaki okaliptüsler 1938 yılında Gökova köylülerinin diktiği fidanlar. Şimdi birer dev oldular. Bazılarının boyu 20 metreyi geçti.. O muhtar Gökova köyü muhtarı Mehmet Gökovalı. O dönemin valisi Recai Güreli. O fidanların Avusturya’dan getirilmesi için devreye giren ünlü yazar da Cevat Şakir’di. Muhtarın oğlu da, Halikarnas Balıkçısı’nın manevi evladı Prof. Dr. Şadan Gökovalı’ydı…
Arkeolojiye de meraklıydı. Mitolojiye de. Mitolojiyi şiire döken insandı. Çağdaş Homeros’tu. Yaşam ustasıydı. Gazeteciydi. Yazardı. Şair, rehber, araştırmacıydı. Anadoluculuk akımının hümanist kolunun baş temsilcisi ve fikir babasıydı.
Ona göre kültürümüzün kökenlerini Orta Asya’da aramak yanlıştı. Batı kültürünü benimsemek de doğru değildi. Çünkü Türk kültürü Anadolu’da yaşamış toplumların yarattığı kültür birikiminin süzülmüş bir senteziydi. Anadolu, hem Yunan kültürünün hem Batı kültürünün kaynağıydı.
O yüzden de Cevat Şakir Kabaağaçlı Anadolu’nun sesiydi.
1973 yılının 13 Ekim’inde, İzmir’de dilinden düşürmediği o sözcüğü taşıyan Merhaba Apartmanı’nda 87 yaşında aramızdan ayrıldı…
Manevi evladı Şadan Gökovalı’ya verdiği vasiyeti üzerine Bodrum’a gömüldü. Geriye sadece onlarca eser değil, o mimozaları, begonvilleri, çicek bahçelerini de bıraktı.
Dünyanın en gerçekçi tablosu olarak kabul ediliyor. 🎨🖌 Leng Jun ( 冷军) hiperrealist resim ve çizimleriyle tanınan etkili bir Çinli çağdaş sanatçıdır.
1963 yılında Sichuan’da doğan Jun, 1984 yılında Wuhan Normal Koleji’nin Hankou Branch’ında güzel sanatlar bölümünden mezun oldu ve şu anda Pekin’de yaşıyor ve çalışıyor.
Sanatçı, sadece yakından ya da büyüteçle gerçekten takdir edilebilen eserlerindeki inanılmaz detaylarla ünlüdür. Aşağıdaki resimlerde ve yakın çekimlerde, fırçasının inanılmaz hassaslığını, hatta deneğinin cildindeki bir kazak ipinin gölgesini bile yakalayabilirsiniz.
Bir Garip Kişi… Suadiye’deki plaj gazinosu yeni açılmış, mevsiminin plajı, gazinosunun en civcivli günlerinden biri. Şort modası, çeşitli deniz kıyafetleri kıyılara yeni yeni dökülmeye başlamış.
Gazinoda, öğle yemeğini de her masa bir telden çalıyor.
O zamanlar pek alışık olmadığımız, deniz kıyafetlerinin en tuhaflarını ecnebiler teşhir etmekte…
Derken bunların hiç birisine benzemeyen bir müşteri peyda oluyor.
Başında ensesine yığılmış kocaman kenarlı bir Vagner beresi üstünden acayip bir pardösü! Parlak lacivert bir kumaştan. Yakası yok. Yaka yerine tam gırtlak hizasından, topuklara kadar asker adımlarıyla inen bir sıra parlak düğme. Ayaklarında görülmedik sandallar. Ha ağzında da kocaman bir puro sigarası.
Müşteri evvela Almanca bir şeyler söylüyor, garsonun Almanca bilmediğini görünce Fransızca müthiş bir yemek listesi döktürüyor.
Havyarından tutun da balıkla etle içilecek şarabın çeşidine kadar. Yemekten evvel biraz çerezle birkaç kadeh viski münasip görülüyor. Sonra müthiş bir yemek faslıdır başlıyor.
Öteki müşteriler çoktan yemeğini bitirmiş, ötede beride kestirmeye başlamışlar. Ama bizimki hala peynirle üstünde bazı fikirler atıyor ortaya.
İkindi güneşiyle birlikte kahve ve hesap listesi gelmiş dikilmiş. Müthiş bir yekûn. Krallara prenslere yaraşan bir rakam.
Garson korka korka listeyi masanın görünür bir tarafına koymaya çalışırken müşteri elinin tersiyle listeyi itmiş garsonu da sinek kovar gibi kovmuş.
Garsonu bir telaştır almış. Tekrar listeyi yerine yerleştirince müşteri kızmış, listeyi aldığı gibi parça parça edip garsonun yüzüne fırlatmış. Neye uğradığını şaşıran garson hesap listesinin parçalarını toplamaya çalışırken, müşteri bir gülmedir tutturmuş.
Sonra etrafını saran garsonlara;
‘‘Beş param yok!’’ demiş çıkmış işin içinden.
Durumu gazinonun müdürü incelemiş, beğenmemiş, kalkmış müşteriyi sigaya çekmeye başlamış:
‘‘Ne demek istiyorsunuz?’’ ‘‘Hiç! Param yok diyorum.’’ ‘‘Peki paran yoksa ne diye gazinoya geliyorsun?’’ ‘‘İki gündür açtım da ondan.’’ ‘‘Peki parası olmayan adam viski ile havyar mı ısmarlar? Peynir ekmek nene yetmezdi?’’ ‘‘Öteden beri bayılırım, havyara da viskiye de, hem ölmüş eşek kurttan korkmaz ki!. Hah.. Hah!.’’ ‘Ya, öyle mi? Soyun şu münasebetsizi. Nesi var nesi yok sırtından alın da aklı başına gelsin.’’
Garsonlar yağlı müşterinin üzerine atılıyorlar.
O hiç telaş etmeden, bir iskemlenin üstüne çıkıyor, bir Cirano edasıyla etrafını sarsan meraklıları selamlıyor. İçtiği viski, siyahlı beyazlı şaraplar boşa gitmemiş olacak.
Mükemmel bir aktör gibi rol kesiyor. ‘Para istediniz, yok, dedim. Elbise, çamaşır isteseydiniz, daha çabuk anlaşırdık.”
Patron “nesi var, nesi yok alın diyor.’’
Sonra bir kahkaha, arkasından,
Kışlanın önünde redif sesi var,
Bakın çantasında acep nesi var,
Bir çift kundurayla bir de fesi var diyerek, evvela beresini garsonlara atıyor, sonra acayip sandallarını teslim ederken, ‘Varımız bir bu pardösüden ibaret’’ diyor, ‘‘yoğumuza gelince…’’
Meraklılar hep bir ağızdan,
‘‘Aaaaaaa!..’’ diye bağrışarak kaçışmaya başlıyorlar. Müşteri, yoğumuza gelince diyerek iliklenmiş düğmeleri çözerken, pardösünün altında en masum çamaşırlardan hiçbirisinin bulunmadığını gören patron,
‘‘Tuh! Allah kahretsin,’’ diyor.
Derken meraklılar arasından yürek parçalayıcı bir çocuk sesi yükseliyor:
‘ ‘Anne, anneciğim, koş imdada, bizim hocamızı soyuyorlar. Ne ayıp şey Anneciğim ne olursun kurtar onu. O bizim mektepte hocamızdı.’’
Patronun karısı duruma el koyuyor. Cılız bir vücudun yarısını ortaya çıkaran parlak düğmelerin çözülmesine son veriliyor.
Komedi havası drama dönüyor.
Ağlayan çocuk annesini zorla sahneye getiriyor.
Hesabını ödemediği için işkenceye tutulan müşterinin Ressam Fikret Mualla olduğunu, birkaç sene evvel Galatasaray’da resim hocalığı yaptığını ispat ediyor.
Patronun karısı da resim yaparmış. Bir ara akademiye yazılmış. O da Fikret’i hatırlıyor.
Ve bir rivayete göre Fikret Mualla, kırk gün kırk gece Plaj Gazinosunda ağırlanıyor.
Kendi rivayetine göre sandalda, bana bu sahneyi anlatan gazino sahiplerine göre de emrine verilen kulübede mükemmel bir yaz geçiriyor…
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Bilgi Yayınevi’nce yayımlanan Delifişek kitabının 1975’teki ilk basımından meslektaşı, Fikret Mualla’yı anlatan “Bir Garip Kişi” yazısından bir bölüm (s. 68-70)
Alıntı ✍️ Martìn Gaite
0
kişiler
∙
Bu akış henüz boş! Daha çok içerik görmek için lütfen kişileri yada toplulukları takip edin.Belki yeni yazılar yayınlayarak bunu doldurabilirsiniz?
Tepkiler
Bu gönderiye tepki gösteren kişiler aşağıda listelenmiştir.
Kim Başvurdu
Bu etkinliğe başvuranlar aşağıda listelenmiştir.
Hiçbir şey bulunamadı!
Temsilci topluluğu
Topluluğunuz seçilen üyeye devredilecek ve bu topluluk üzerindeki tüm haklarınızdan vazgeçeceksiniz.
Topluluk adını oluşturduktan sonra istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
25
Gizlilik türü
Gizlilik türü daha sonra değiştirilebilir.
Herkese açık toplulukBu toplulukta herkes görüntüleyebilir, paylaşım yapabilir ve yorum yapabilir.
Özel toplulukBu topluluğu yalnızca üyeler görüntüleyebilir ve topluluğa gönderi gönderebilir.
Sakıncalı içerik paylaşımı
Toplulukta +18 içerik varsa seçin. Daha sonra değiştirilebilir.
Sakıncalı içerik topluluğuBu toplulukta +18 içerik bulunmaktadır.
Yorumlar
Gönderiyi şikatet et
Şikayetiniz kayıt altına alınacak ve kontrol edilecektir.
Yorumu şikayet et
Şikayetiniz kayıt altına alınacak ve kontrol edilecektir.
Yorumları kapat
Yorumları Aç
Gönderiniz yorumlara kapatılacak. Daha sonra tekrar açabilirsiniz. Emin misiniz?
Gönderiniz yorumlara açık olacak. Daha sonra tekrar kapatabilirsiniz. Emin misiniz?
Görünürlüğü seç
Bu detayı kimler görebilir?
Detaylarınızın görünürlüğünü sınırlayabilirsiniz.
Herkese açık
Bu detayı herkes görebilir.
Takipçiler
Bu detayı sadece takipçileriniz görebilir.
Sadece ben
Bu detayı sadece sen görebilirsin.
Gönderiyi sil
Bu gönderi silinecek ve bu işlem geri alınamaz.
Yorumu sil
Bu yorum silinecek ve bu işlem geri alınamaz.
Hesabı sil
Hesabınız tamamen silinecektir. Bu işlem geri alınamaz.
Hesap içerisindeki içerikler tamamen kaldırılacaktır.
Silinen hesabın ardından aynı kullanıcı adı ile yeni bir hesap oluşturulabilir.
Şifre
Topluluğu sil
Topluluğunuz tamamen silinecek. Bu işlem geri alınamaz.
Topluluk içindeki içerik etkilenmeyecektir. Sadece kendilerine atanan topluluk güncellenecektir.
Silindikten sonra aynı isimle yeni bir topluluk oluşturulabilir.
Topluluk adı
Hoş geldin!
Tekrar hoş geldiniz! Sizi tekrar gördüğümüz için çok heyecanlıyız! Arkadaşlarınızla yeniden bağlantı kurmak, en son güncellemeleri yakalamak ve sevdiğiniz canlı dünyaya geri dönmek için hemen giriş yapın.
Parçası Olun!
Bize katılın ve dostluk ve paylaşımla dolu bir topluluğun parçası olun. Herkesin birbirine saygı duyduğu, birbirini desteklediği ve ilham verdiği bu alanda kendinizi evinizde hissedeceksiniz.
Kayıt ol
Kayıt olmak için bilgilerinizi girin
Giriş yapın
Giriş yapmak için bilgilerinizi girin
Kayıp şifre
Şifrenizi sıfırlamak için bilgilerinizi girin
Şifreyi sıfırla
E-posta adresinize gönderilen kodu girin
Anket
Etkinlik oluştur
Gelen Görüntülü Arama
Gelen Sesli Arama
Çağrı iptal edildi
Kişi şu anda müsait değil.
00:00:00
Çağrı iptal edildi
Zaten bir görüşmedesiniz!
Eğer bunun doğru olmadığını düşünüyorsanız sayfanızı yenileyebilirsiniz.
Çağrı iptal edildi
Başka bir cihazda veya tarayıcı sekmesinde zaten bir görüşmede bulunuyorsunuz!
Eğer bunun doğru olmadığını düşünüyorsanız sayfanızı yenileyebilirsiniz.
Görüntülü aramaya geçiliyor
Sesli aramaya geçiliyor
Çağrı iptal edildi
Başka bir çağrı isteğindeki kişi.
Çağrı iptal edildi
Başka bir aramadaki kişi.
Çağrı reddedildi
Kişi arama isteğinizi reddetti.
Otomatik Reddetme Etkin
Profilinizden otomatik arama reddetme ayarını devre dışı bırakmanız gerekiyor.
Otomatik Reddedilen Çağrı
Kişi kimseden arama istemiyor.
00:00:00
0:00
0:00
00:00
0:00
00:00
1x
0:00
00:00
1x
🧡😅😂😮👍
Takip edilenler
Kullanıcının takip ettikleri aşağıda listelenmiştir.
Hiçbir şey bulunamadı!
Takipçiler
Kullanıcının takipçileri aşağıda listelenmiştir.
Hiçbir şey bulunamadı!
Gönderiyi paylaş
Bu yazıyı bağlantılarınızla mesajlaşarak paylaşın.
Hiçbir şey bulunamadı!
Kim yeniden yayınladı
Bu gönderiyi repost eden kişiler aşağıda listelenmiştir.
Hiçbir şey bulunamadı!
·
özel bir topluluktur. Yeni içerik göndermek için takip etmelisiniz.
Bildirimler
Puanlar
Kullanıcıyı bildir
Raporunuz kayıt altına alınacak ve kontrol edilecektir.
Konuşmayı temizle
Bu konuşma sadece sizin için temizlenecek. Diğer kişi sohbeti hala görebilir.
Kullanıcıyı engelle
Daha sonra ayarlarınızdan kullanıcıyı engellemeyi kaldırma seçeneğiniz var.
Kullanıcı engellendiği sürece, kendisine yeni mesaj gönderemez veya alamazsınız.
Kullanıcının gönderileriniz, yorumlarınız, hikayeleriniz ve diğer aktivitelerinizle sınırlı etkileşim yetenekleri olacaktır.
Kullanıcının engellemesini kaldırmadığınız sürece profilini görmeniz mümkün olmayacaktır.
Hiçbir bildiriminiz yok!
— Bildirimlerin sonu —
Bağlantı kapatıldı!
Yayın 3 saniye sonra kapatılacak...
Canlı0
yayına katıldı.
Canlı0
Konum
Yeni mesaj
Emin misin?
İçerik oluşturucu kapatılacak ve tüm verileriniz kaybolacak.
Anket süresi (saat)
Seçim 1
Seçim 2
0 oylara dayalı · saat içinde süresi dolacak
VS
VS
Tüm Rütbeler
≥ 0
Apsny MemberThis is a rank description that explains this rank level.
≥ 500
Apsny LoverThis is a rank description that explains this rank level.
≥ 2K
Citizen of ApsnyThis is a rank description that explains this rank level.
≥ 5K
ArchitectThis is a rank description that explains this rank level.